Tutunmayı Bırak, Bağlantıya Adım At
İlişkide Sağlıklı Bağ Kurmak İçin Dönüşüm Kampı

Çocukken yaşamda kalabilmek için tutunmak zorundaydık. Anneye, dokunuşa, nefese...
O zamanlar bizi hayatta tutan şey, sıkı sıkı sarılmaktı.
Ama büyüdük — ve artık tutunarak değil, bağlantı kurarak var olmamız gerekiyor.
Oysa çoğumuz bu dönüşümü gerçekleştiremedik.
İlişkilerde hâlâ ya sıkı sıkı tutunuyoruz…
Ya da kalbimizi kapatıp duvarlar örüyoruz.
Bu kamp, tutunmayı bırakıp bağlantıda kalabilmeyi öğrenmek için.
İsteklerle değil, çocukluktan kalan tamamlanmamış ihtiyaçlarla ilişki kurduğumuzu fark etmek için.
Ve en çok da kendin olarak, kalbin açık, sınırların sağlam bir şekilde bir ilişki içinde var olabilmeyi hatırlamak için.
İlişkilerde özgürlük de sevgi de güç de buradan başlar.
BAĞLANMA HİKÂYEMİZ ANNE KARNINDAN BAŞLAR
Yaşamda Kalmak İçin Tutunduk... Şimdi Bağlantıyı Öğrenme Zamanı
Bir bebek için en temel ihtiyaç, sadece fiziksel beslenme değil; güvende hissetmek, görülmek ve şefkatle tutulmaktır.
Bebekken yaşamda kalabilmek için annemize tutunduk, yapıştık.
Çünkü sevgi ve temas, hayatta kalmanın en derin şartıydı.
Fakat o ilk temaslar; sevgisiz, mesafeli, kaygılı ya da eksik olduğunda — içimizde bir şey hep eksik kalır.
Ve büyüdüğümüzde, o eksikliği ilişkilerimizde tamamlamaya çalışırız.
- Bazen fazlasıyla tutunarak,
- Bazen kalbimizi korumak için duvarlar örerek,
- Bazen hep bir eksiklik, hep bir açlık hissiyle…
Oysa şimdi yetişkiniz.
Ve artık tutunarak değil, bağlantıda kalarak sevebilir, sevilebiliriz.
Bu kamp, çocuklukta tamamlanamayan bağı fark etmek, onun üzerindeki yükleri bırakmak ve gerçek temasın sıcaklığını bedenimizde yeniden hissetmek için.
BUGÜN İLİŞKİLERDE NE YAPIYORUZ?
Sevilmek İçin Tutunuyor, Yaralanmamak İçin Duvarlar Örüyoruz!
Çocuklukta eksik kalan bağlar, bugün ilişkilerde kendini tekrar eder.
Bilmeden, isteyerek değil; alışkanlıkla...
- Birine tutunuyoruz, onsuz eksik hissediyoruz.
- Ya da tam tersi, kimse yaklaşamasın diye görünmez duvarlar örüyoruz.
- Sevgi gelince korkuyor, uzaklaşınca özlüyoruz.
Bazen karşımızdakine duyduğumuz ihtiyaç, gerçekte o kişiye değil, çocukken alamadığımız bir hisse duyulan açlık oluyor.
İlişkilerde yaşadığımız kaygı, öfke, yalnızlık, tükenmişlik… hepsi, eskiden tamamlanmamış bir hikâyenin bugünkü yankısı.
Bu kamp, tutunduğun yerleri, ördüğün duvarları, özlediğin ama adını koyamadığın duyguları fark etmen için.
Ve kendinle, bir başkasıyla gerçek bir bağlantı kurabilmenin yolunu açmak için.
GERÇEK BAĞ KURABİLMENİN ANAHTARI
Kendine Veremediklerini Başkasından Beklemekten Vazgeçmek
Çocukken eksik kalan ihtiyaçlarımızı, büyüdüğümüzde bir ilişkiyle tamamlamaya çalışırız.
Birinin bizi kurtarmasını, birinin boşluklarımızı doldurmasını, birinin içimizdeki yalnız çocuğa sahip çıkmasını bekleriz.
Ve olmadığında kırılırız. İlişkiler yine yarım kalır.
Oysa iyi bir ilişki, iki tamamlanmış yetişkinin buluşmasıdır.
Kendine bakım verebilen, kendi ihtiyaçlarını tanıyabilen, kendi merkezinde kalabilen iki insanın birbirine uzanmasıdır.
Gerçek bağ kurmanın anahtarı; içimizde tamamlanmamış olanı başkalarından beklemeyi bırakıp, onu kendimize sunmayı öğrenmektir.
Bu kamp; içinde hala sevgiye aç kalan o küçük çocuğa, şefkati, ilgiyi, güveni — dışarıdan değil, içerden verebilmen için.
Ancak kendi kalbinle bağlantıya geçtiğinde, başkasıyla kurduğun bağ da gerçek olur.
BU KAMPTA NELER YAPACAĞIZ?
Bedeni, Kalbi ve Bilinçdışı Kalıpları Dinleyeceğiz
Bu kamp bir anlatı ya da teori alanı değil. Burada her şey, bedeninde ve kalbinde deneyimlenecek.
Çünkü gerçek dönüşüm; anlamaktan değil, hissetmekten gelir.
Ve beden, geçmişte unutulmuş duyguların, tamamlanmamış hikâyelerin taşıyıcısıdır.
- Anne Karnı Çalışması ile ilk bağlanma deneyimine döneceğiz.
- Anne Balonundan Ayrışma ile kendi bakışımızı ve sınırlarımızı keşfedeceğiz.
- Kalbimizi Kimlere Bıraktığımızı fark edecek, geri çağıracağız.
- Sınır Çalışmalarıyla ilişkilerde kaybolmadan var olmayı deneyimleyeceğiz.
- Rahim Meditasyonlarıyla kadınlığın hafızasına şefkatle dokunacağız.
- Niyet ve Engel Çalışmalarıyla ilişkilerde neden aynı döngüleri yaşadığımızı göreceğiz.
- İlişki Cümlesi Dizimleriyle ilişki dinamiklerimizi görünür kılacağız.
- Tutunma, Yapışma, Bağlanma Farkını bedenimizde deneyimleyeceğiz.
- Utanç Minderi Çalışmasıyla; bizi geride tutan utanç duygusunu ve başkalarının yüklediği kalıpları serbest bırakacağız.
- Osho Dinamik Meditasyonlarıyla sıkışan duygulara hareket alanı açacağız.
- Kına Ritüeli ve Ateş Başı Seremonileriyle eski kalıplara veda edip yeniyi karşılayacağız.
Her çalışma, seni biraz daha merkeze, biraz daha kendi kalbine yaklaştıracak.
BU KAMP SANA NE KAZANDIRACAK?
Bağlantının, gücün ve kalbinle var olmanın kapısını açacaksın.
- Tutunmakla bağ kurmak arasındaki farkı bedeninde hissedeceksin.
- İlişkilerde kendini kaybetmeden nasıl var olabileceğini öğreneceksin.
- Kendi ihtiyaçlarını tanıyacak ve bunları bir başkasından beklemek yerine, kendine nasıl vereceğini fark edeceksin.
- Geçmiş ilişkilerde bıraktığın kalbini ve enerjini geri çağırabileceksin.
- İlişkide kendi merkezinde, sınırlarınla ve duygularınla var olmanın güvenini yaşayacaksın.
- Çocukluktan getirdiğin eski kalıpları fark edecek ve artık seni taşımasına gerek olmadığını göreceksin.
- Kadınlığınla, bedeninle, duygularınla şefkatle yeniden buluşacaksın.
- Sevgi, bağlılık ve özgürlük kavramlarını kendi içinde yeni bir yerden deneyimleyeceksin.
Bu kamp, seni başka birine daha iyi görünmen için değil, kendinle daha derin bir bağ kurman için çağırıyor.
Çünkü gerçek ilişki; önce kendi kalbinle, bedeninle ve ruhunla kurduğun ilişkidir.
Seni Bu Alanda Bekliyoruz
Bu kamp; eksik olduğun bir yeri tamamlamaya değil, zaten içinde olanı şefkatle hatırlamaya çağırıyor seni.
İlişkilerde daha az yorulmak, daha az tutunmak, daha az savunmak için değil…
Kalbinle, duygularınla, gücünle ve haysiyetinle var olabilmen için.
Eğer ilişkilerde kendin olarak var olmaya, kalbinle, gücünle ve duygularınla gerçek bir bağ kurmaya hazırsan…
Bu kamp seni bekliyor.
12–15 Haziran
Seshane / İstanbul